Aaron Amerika’dır Biden değil
Sosyoloji biliminin 15 kurucusu vardır, Emile Durkheim (1858–1917) da onlardan biridir. 1897’de yazdığı, “Bir Sosyoloji Çalışması: İntihar” isimli eserinde, 4 tür kendi canına kıyma dürtüsü sayar (bencil, fedakâr, anomik ve kaderci); bunlardan ikincisini şöyle açıklar:
“Bir grubun hedef ve inançları ile dolup, taşan; kendisinden vaz geçerek bu inanç için fedakârlık yaptığı inancıyla karakterize edilen intiharlar.”
Durkheim’a göre bu tarz canına kıyma eylemi, “toplum adına bireysel fedakarlıkların toplumsal değerinin yüksek olduğu” toplumlarda daha sık görülür; örneğin bireyin toplum adına, askerlik hizmetinde, kendinden vaz geçmesinin beklendiği durumlarda, bireyin topluma aşırı bağlı olduğu ortamlarda bu davranış olağan sayılır.
ABD Hava Kuvvetleri’nin Texas’ta San Antonio karargahında, yazılım geliştirme mühendisi olarak görevli olan 25 yaşındaki Aaron Bushnell, geçtiğimiz Pazar günü, öğle saatlerinde, Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde üzerine yanıcı bir sıvı döküp ateşe vererek, intihar etti. Aaron’un intiharı, o günden beri ana akım ABD medyasında “dengesiz kişilik sahibi”, “kendisini Hz. İsa’ya adamış bir tarikatın köyünde büyümüş, fanatik” ve hatta “polise akıl hastası olduğuna ilişkin ihbarlar yapılmış” ifadesinin yer aldığı, ama kanıtı olmayan haberlerle küçültülmeye çalışılıyor.
Aaron, kendisini yakmadan önce bazı medya kuruluşlarına mesaj göndererek, “Bugün, Filistin halkına yönelik soykırıma karşı çok aşırı bir protesto eylemi yapmayı planlıyorum” demişti. Kendisini ateşe vereceği sırada, kendi kamerası ile sosyal medyada canlı yayın yapan Aaron, “Filistin’de sömürgecilerin elinde yaşananları protesto ediyorum; artık soykırımın suç ortağı olmayacağım” dedi. Olayın videosu, Twitch’de canlı yayınlandı; daha sonra diğer platformlarda yayınlanan videoda Aaron’un, alevlerin bütün vücudunu kaplaması üzerine yere düştüğü, bu sırada, defalarca “Filistin’e özgürlük!” diye bağırdığı duyuluyor.
Sosyal medya platformları bu videoyu ne kadar gizlemeye çalıştılarsa da engel olamadılar. Yüze yakın kişi de elçiliğin önünde Aaron’un kendisini yaktığı yere çiçek bıraktı.
Aaron’un sözleri, Durkheim’ın açıklaması ışığında okunursa bunun bir “kendini öldürme eylemi” değil, hizmetinde olduğu ABD silahlı kuvvetlerinin, İsrail’in işlediği savaş suçlarına, insanlığa karşı suçlara ve nihayet soykırımına yardımcı olmasının, kendi insanlık değerlerine aykırı bir düzeye ulaşmasına, kendisini feda ederek, karşı koyma eylemi olduğunu kolayca görebiliriz. Aaron’un Filistin halkının davasına olan inancının kuvvetli olduğu anlaşılıyor. Görev yaptığı Hava Kuvvetleri birimi, İsrail’in şu ana kadar 12 bini çocuk, 30 bine yakın insanı katlettiği, 175 bin binayı yerle bir ettiği hava saldırılarına nasıl bir destek sunuyordu? Aaron bunlardan hangilerine tanık oluyordu? İsrail, ABD’li suç ortaklarıyla, hastanelerde, evlerde, sokaklarda parçalanmış cesetlere, vücudu tümüyle yanmış bebeklere, günlerce kaldırılamayan yıkıntılarda çürümüş cesetlere ait ne gibi videolar paylaşıyordu? Aaron bunlardan hangilerini, ABD Hava Kuvvetlerinin hizmet kanallarında izlemek zorunda kalıyordu?
İnsanın, insanî değerlerine aykırı bir iş için bir an bile suç ortağı olması, bırakın uygulamayı, engel olamadan izlemek zorunda kalması bile, en ağır isyana yol açar. Aaron, her gün ABD kentlerinde, sokakları doldurarak, Başkan Biden’ı, Dışişleri Bakanı Tony Blinken’i, Savunma Bakanı Lloyd Austin’i protesto eden milyonların arasında, nihai, değeri en yüksek fedakarlığı yapan kişi oldu.
Biden’ın ve yönetiminin adaletsiz, iki yüzlü, İsrail’in soykırımında ülkesini suç ortağı durumuna düşüren politikasına karşı Aaron, Amerika’nın yükselen sesi oldu; Amerika oldu.